Tüfek, Mikrop ve Çelik
Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik
Jared Diamond’ın Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı eseri, insanlık tarihine dair ezber bozucu bir soruyla başlar: Neden bazı toplumlar dünyaya hakim olurken diğerleri geri planda kaldı? Diamond bu soruya verilen yaygın cevapları (zeka, çalışkanlık ya da kültürel üstünlük) reddeder. Onun yanıtı çok daha somut ve aynı zamanda rahatsız edici derecede basittir: İnsanların kaderini belirleyen şey, doğdukları coğrafyanın sunduğu imkanlardır.
Kitapta özellikle Bereketli Hilal bölgesi dikkat çeker. Bu topraklarda buğday ve arpa gibi besin açısından zengin tahılların yetişmesi, keçi ve koyun gibi hayvanların evcilleştirilebilmesi, tarımın doğuşuna ve hızlı yayılmasına zemin hazırlamıştır. Asya ve Avrupa’nın doğu–batı doğrultusundaki iklimsel süreklilik, bu yeniliklerin kolayca aktarılmasını sağlamıştır. Oysa Amerika kıtasında kuzey–güney eksenindeki iklim farklılıkları ya da Afrika’daki elverişsiz tarım koşulları, aynı gelişmeleri yavaşlatmıştır.
Diamond, yalnızca tarımsal üretimin değil, hastalıkların evrimsel rolünü de vurgular. Yoğun nüfuslu ve hayvancılıkla uğraşan toplumlarda mikroplara karşı bağışıklık gelişmiş; Avrupalılar Amerika’ya ayak bastığında, yanlarında taşıdıkları mikroplar milyonlarca yerli insanı yok etmiştir. Çoğu zaman savaşlardan daha yıkıcı olan bu biyolojik faktör, sömürgeciliğin seyrini belirlemiştir.
“Tüfek” askeri gücü, “mikrop” biyolojik üstünlüğü, “çelik” ise teknolojik ilerlemeyi simgeler. Diamond’a göre bu üç unsur, insanlık tarihindeki eşitsizliklerin temel belirleyicileridir. Ancak bu belirleyiciler bireylerin zekasından değil, coğrafyanın sunduğu doğal avantaj ve kısıtlılıklardan kaynaklanır.
Psikoloji ve toplumsal düşünce açısından bakıldığında, Diamond’ın yaklaşımı önemli bir uyarı taşır: İnsanlar, kendi başarılarını ya da başarısızlıklarını kişisel ya da kültürel niteliklere bağlamaya eğilimlidir. Oysa tarih, çoğu zaman görünmez çevresel koşulların yarattığı bir zincirleme etkinin sonucudur.
Tüfek, Mikrop ve Çelik, yalnızca bir tarih kitabı değil, aynı zamanda eşitsizliklerin kökenine dair güçlü bir analiz aracıdır. Günümüz dünyasındaki ekonomik ve politik dengesizlikleri anlamak isteyen herkes için, doğanın ve coğrafyanın toplumlar üzerindeki belirleyici gücünü hatırlatan çarpıcı bir perspektif sunar.