Hasta Toplumlar

Robert Edgerton – Hasta Toplumlar

Toplumları genellikle başarılarıyla yüceltiriz: bilimdeki ilerlemeleriyle, sanat eserleriyle ya da tarih boyunca kurdukları uygarlıklarla. Robert Edgerton ise Hasta Toplumlar adlı kitabında bu bakışı tersine çevirir. Antropolojik gözlemlere dayanan bu eser, toplumların yalnızca güçlü ve parlak yanlarını değil, aynı zamanda bireylere zarar veren, irrasyonel ve işlevsiz uygulamalarını da mercek altına alır.

Edgerton’un sunduğu örnekler sarsıcıdır: sağlık adına yapılan ama aslında ölümcül sonuçlar doğuran uygulamalar, bireylerin özgürlüğünü yok eden gelenekler, gereksiz acı yaratan toplumsal düzenlemeler… Bu vakalar, “kültür” kavramının tek başına kutsal ve dokunulmaz olmadığını gösterir. Her toplum, en az bazı yönleriyle “hasta” sayılabilir.

Kitabın asıl gücü, okuru kendi toplumuna dönüp bakmaya davet etmesinde yatar. Başka kültürlerin eksikliklerini görürken, “bizde normal” kabul edilen ama bireyleri baskılayan, sağlıksızlaştıran pratiklerin de farkına varırız. Böylece Hasta Toplumlar, bir tür kültürel ayna işlevi görür: ilerleme, gelenek ya da norm adı altında sorgusuz kabul ettiklerimizi yeniden düşünmeye zorlar.

Edgerton’un çalışması, sosyoloji, antropoloji ve psikolojiyi birleştiren güçlü bir eleştiri sunar. Bu yönüyle sadece akademik bir eser değil, aynı zamanda düşünsel bir meydan okumadır. Hasta Toplumlar, kültürün insana nasıl hem yaşam alanı açtığını hem de onu nasıl kısıtladığını görmek isteyen herkes için provoke edici ama ufuk açıcı bir kaynak niteliği taşır.

Önceki
Önceki

Stoacının Günlüğü

Sonraki
Sonraki

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri