Güneşe Bakmak
Irvin D. Yalom – Güneşe Bakmak
İnsanın en derin korkularından biri, varoluşunun son bulacağı gerçeğidir. Çoğu zaman bu gerçeği bilinçdışımıza iter, günlük hayatın telaşında unutmaya çalışırız. Fakat Yalom, bu kitapta ölümün yarattığı kaygıyı bastırmak yerine onunla yüzleşmenin önemini vurgular. Ona göre ölüm bilinci, bizi felce uğratacak bir karanlık değil, hayatı daha sahici yaşamaya davet eden bir çağrıdır.
Yalom’un yaklaşımının gücü, yalnızca teoriden değil, yıllara dayanan terapi deneyimlerinden gelir. Kitapta ölüm kaygısıyla boğuşan danışanların öyküleri vardır: ağır hastalık teşhisiyle yaşamın sonunu düşünenler, yakınlarını kaybettikten sonra dünyaya tutunmaya çalışanlar ya da görünürde sağlıklı ama içten içe “sonluluk” korkusuyla yaşayanlar. Bu vakalar, klinik birer rapor olmaktan çok, evrensel soruların aynasıdır. Çünkü Yalom’un dediği gibi, ölüm kaygısı aslında hepimizin bilinçdışında taşındığı ortak bir endişedir.
Bu noktada kitabın en çarpıcı katkısı, varoluşçu felsefeyi gündelik hayata tercüme etmesidir. Epikür’ün “Biz varken ölüm yoktur, ölüm varken biz yokuz” sözünden Heidegger’in “ölüme doğru varlık” düşüncesine kadar geniş bir felsefi arka plan, Yalom’un klinik gözlemleriyle birleşir. Okura yalnızca “ölüm vardır” demekle kalmaz; bu farkındalığın nasıl bir yaşam enerjisine dönüşebileceğini gösterir. Çünkü “bir gün öleceğiz” gerçeği, aynı zamanda “bugün yaşıyoruz”un altını kalın harflerle çizen bir hatırlatmadır.
Yalom, savunma mekanizmalarının (inkar, erteleme, kaçınma) bizi kısa süreliğine koruduğunu ama uzun vadede yaşamı kısırlaştırdığını söyler. Gerçek özgürlük, bu savunmaları bırakıp ölüm gerçeğini kucaklamakla mümkündür. O zaman hayatın sıradan anları bile (bir dost sohbeti, bir yürüyüş, bir kahve) çok daha derin bir değer kazanır.
Benim için bu kitabı özel kılan, felsefi tartışmayı soyut bırakmaması, insanın gündelik seçimlerine dokunmasıdır. Yalom, “ölümün farkındalığıyla yaşamak” derken aslında şunu öğütler: ilişkilerine daha çok değer ver, anı erteleme, yaşama anlam kat. Ölüm, bir son değil; hayatın ciddiyetini ve güzelliğini kavramamıza yardım eden bir sınırdır.
Sonuç olarak Güneşe Bakmak, psikolojiyi felsefeyle, kişisel deneyimi evrensel bir gerçekle buluşturan nadir eserlerden biridir. Ölümü konuşmaya cesaret eden herkes için hem sarsıcı hem de iyileştirici bir yol arkadaşıdır. Kitabı bitirdiğinizde ölüm korkusu tamamen silinmez; ama onunla birlikte yaşamın kırılganlığına daha bilinçli, daha minnettar bir gözle bakmaya başlarsınız.